10 Temmuz 2010 Cumartesi

Mutluluğun resmi ....

Mutsuzluğun resmini çizmek çok kolay. Hayatımızda o kadar çok şey ters gidiyorki. Baktığınızda mutsuz olmak için çok fazla nedenimiz var. Çok güzel yazılar, romanlar, hikayeler okuyanlar dönüp birbirini sorguluyor. Var mı gerçekten böyle şeyler diye veya yaşanmış olaylar mı bunlar, yoksa birileri mutsuzluklarını aşmak için bu tarz hikayeler, öyküler mi yaratıyor. Bunları okuduğumuzda yaşadıklarını düşündüklerimiz aslında birer hayal ürünü mü?


Ben böyle düşünen arkadaşlarım gibi umutsuz değilim. Benim savım şu; Mutluluklar anlatılmıyor, okunuyor. Mutsuzluklar ise dilden dile anlatılıyor.

Şimdi kendinizi düşünün, çevrenizde ki arkadaşlarınızı, kaç tanesi size gelip ne kadar mutlu olduğunu, mutluyken neler yaşadığını anlatıyor. Bir kere atasözlerimiz ve geleneklerimiz buna engel değil mi? Hayatınızda bir takım iyi şeyler giderken, birilerine anlattığınızda ne der karşınızdaki kişi, aman sus kimseye söyleme nazar değer demez mi? Yani mutlu olduğun, sevindiğin, seni keyiflendiren bir şeyi başkalarıyla paylaşmana engeller vardır hep. Ya da aman kimseye söyleme, kem gözler vardır, kıskanırlar denir. Yani senin mutluluğunu mutsuz birisine anlatırsan, senin mutluluğuna zarar gelir.

Ancak iş mutsuzlukları paylaşmaya gelince, etrafınızda onlarca insan bulursunuz. Sizin yaşadığınız sorunun benzerlerini mutlaka çevrenizden de birileri yaşamıştır. Saatlerce mutsuzluklarınızı konuşabilirsiniz, bıkılmaz nedense, kimse de çıkıp size, ya tamam mutsuzluklarınızı anlattınızda, mutlu olmak için ne yapacaksın, ne yapmayı planlıyorsun diye sormaz. Gidilebildiği kadar derine inilmeye çalışılır.

Bu arada emailler kanalıyla gelen onlarca mutluluk hikayesi, animasyonlarla süslenmiş aşk hikayeleri, kadın-erkek ilişkileri, mutluluk yazıları okunup hayıflanılır. Var mı acaba böyle ilişkiler yaşayan denir.

Lütfen yaşamınızdaki ilişkilerden en unutamadığınız ilişkinizi bir düşünün. Hatta boşanmışsanız bile eski eşiniz ile tanıştığınız anları düşünün. Tanıştığınız andaki heyecanınızı, sonra birlikte olduğunuz anlarda yaşadığınız hisleri. O an da acaba birisi çıkıp sizinle konuşsa ve bunları yazıya dökse, bugün acaba diye karşıladığınız, okuduğunuz mutlu anlardan çok farkı olur mu?

Aslında biz, hepimiz, kadın, erkek bunları yaşıyoruz. Okuduklarımızın bir çoğunu belki okuduklarımızdan çok daha fazlasını yaşıyoruz. Ancak paylaşmıyoruz, paylaşmamızda gerekmiyor. Ben burada mutluluk adına okuduğum hiç bir mailden, yazıdan etkilenmiyorum, çünkü ben en güzellerini yaşadım, hayatıma giren kadınlar ile yaşadım. Her biri birbirinden farklı, her biri bir başka güzeldi. Mutsuz olduğum anları değil, kendime mutlu anlarımı paylaşmayı hedef seçtim. Mutsuzluktan kaçtım, mutsuz insanların negatif elektriğini elimden gelebildiği kadar pozitife çevirmeye çalıştım. Yaşamımızda BEN kavramının önemli olduğunu anlatmaya çalıştım.

Özetle, mutsuzluklar paylaşmaya açıktır, mutluluklar ise özeldir. Paylaşmanız gerekmez. Okuduğunuz mutluluk hikayelerini lütfen gözünüzde büyütmeyin. Sizler mutlaka ama mutlaka benzer duyguları yaşamınızda yaşadınız, belki fazlasını yaşadınız. Mutsuzluklarınızı bu anları gölgelemesine müsade etmeyin.
Mutluluklar sizinle olsun.....
16.12.2006 10:15