25 Aralık 2010 Cumartesi

7*24 ....

Bu tabiri bir çoğunuz biliyorsunuzdur değil mi? 7 * 24 , yani Yedi Gün, Yirmi Dört Saat ...En çok hizmet ve servis sektöründe kullanılan bir terimdir. Aldığınız ürüne 7 gün 24 saat servis veriyoruz anlamında. Yani özeti, ne zaman sıkışırsanız arayın anlamına gelir.

Hayrola, bu açıklama ile nereye geleceksin bakalım diye düşünenleri daha fazla bekletmeyeceğim, konum yine Ortaköy Cheesecake'de kemiklerimi ısıtan güneş ve içtiğim demli, enfes çayımdan yudumlar alırken sağımda ve solumda oturan kişilerin sohbetlerine ister istemez ortak olmam. Peki, sağınızdaki masada  iki erkek, solunuzdaki masanızda iki tane kız oturuyorsa ve derin bir sohbet halindeyseler acaba ne konuşuyor olabilirler? Tahmin etmenizin zor olmayacağını düşünüyorum. Evet yanılmadınız FACEBOOK.

Artık 7 gün 24 saat hatta belki biraz abartalım 365 gün Facebook ile yatıyor, Facebook ile kalkıyoruz. Neden mi? Yanımdaki erkek arkadaşlarım bunun nedenini şöyle anlatıyorlar, ya da aralarında ve sonradan cep telefonu ile konuşmaya katılan üçüncü arkadaşları vasıtasıyla anlatıyorlar;

Masadaki erkeklerden birisi : " Neden son yazdığıma yorum yazmadın? Senden bekledim ki ben devam edeyim, senden yorum gelmeyince öyle mal gibi kaldım ".
Masadaki diğer erkek kişi : " Ya ben onu sonradan gördüm, o arada .... oynuyordum, ben yazacaktım ama sonra baktım, sen çıkmışsın ".

Bu bir süre daha devam ediyor, sonra erkeklerden birisinin telefonu çalıyor, bir iki sohbetten sonra, masadaki erkek telefondaki arkadaşı ile şöyle bir sohbete başlıyor.

Masadaki erkek : " Abi, benim yoruma benden sonra bir yorum yazan var mı? "
Telefondaki ses muhtemelen " Hangi yorumuna " diye soruyor.
Masadaki erkek : " Oğlum yazdım ya, kimdi o Figen mi ne, ona yazdım hani Sen gittin gideli, Gözlerim görmüyyor falan gibi bir şey yazdım, ona kimse bir yorum yazmamış mı? "
Telefondaki ses muhtemelen " Kontrol edeyim " diyor.
Masadaki erkek : " Tamam sen bir bak, önemli bir şey varsa beni ara, bir de Özge'ye baksan girmiş mi? "
Telefondaki ses muhtemelen " Hangi Özge " diye soruyor.
Masadaki erkek : " Ya Özge vardı ya, özlem'in arkadaşı, kafamı bozdu bir gün, sildim ben de, sen de kayıtlıdır, bir bak bakalım, girmiş mi, girdiyse bana haber ver ".
Telefondaki ses muhtemelen " Tamam " diyor.
Masadaki erkek : " Tamam biz de kalkıyoruz, ben birazdan Taksim'den bir yerlerden girer bakarım yine, sen yorum falan olursa beni haberdar et ".

Aynen bu yaşanıyor, telefon kapandıktan sonraki sohbette farklı değil, facebook aşağı, facebook yukarı..Bu arada da kahvaltı devam ediyor. Sonra paralarını ödediler ve ayrıldılar.

Gelelim Kızlara....Onlar da bir başka alem, onların konusu Fotoğraflar....O kim koydu, neden koydu, kimi tagladı, neden tagladı, kim ne yorum yaptı..bu kadar açık foto konur mu, ne mesaj vermeye çalışıyor anlamıyorum, vs vs vs .benzer konuşmalar.

O yüzden artık bugün kesin ikna oldum, iki boyutta yaşıyoruz, hani FRINGE gibi de değil, öyle gizli kapaklı da değil, resmen artık bir REEL DÜNYAMIZ, bir de SANAL DÜNYAMIZ var ve artık neyi nerede nasıl ve ne zaman yaşadığımızın farkında değiliz. Faceook yaşamımızın artık değişmez bir parçası. hani eskiden anamız, babamız, kocamız, sevgilimiz kızardı neden bu kadar nettesin, ne buluyorsun bu nette diye, şimdi anamız, babamız da facebook'ta. Hatta biraz sizi göremesinler Facebook'ta merak ediyorlar. Ne o oğlum, kaç gündür Facebook'ta bir şey paylaşmadın, hasta mısın diye bir de telefon açıyorlar :)

İşin şakası bir tarafa Facebook çılgınlığı gerçekten başını almış gidiyor. Eskiden sohbet programlarından uzak kalabilirdiniz, çöpçatan sitelerine girmeyebilirdiniz ama şimdi öyle değil, artık Facebook sadece bizim değil, ailelerimizin de haberleşme aracı oldu, işimizden özel yaşamımıza kadar, hani dedim ya 7 gün 24 saat diye, pekte haksız sayılmam değil mi :)

Sevgilerimle,
Haluk
25.12.2010 18:30