25 Aralık 2010 Cumartesi

Irgandı Köprüsü ...

Irgandı Köprüsü deyince kaç tane arkadaşım bu köprüden haberdardır gerçekten çok merak ediyorum. Bursa'lı arkadaşlarım veya gerçekten gittikleri yerleri didik didik eden seyyah arkadaşlarım gülümseyerek haberdar olduklarını söyleyeceklerdir. Ancak ben kaç senedir Bursa'ya gelir giderim, Uludağ, Ulu Cami, Yeşil Türbe falan derken böyle bir köprüden hiç haberdar değildim. Eğer Bayi ziyaretimizde, bayimizin ofisi bu köprünün karşısında yer almasa yine haberdar olamayacaktım. Ancak bunun tüm kusuru bende mi  onu da bilemiyorum, bir çok noktası teşhir edilen, duyurulan Bursa'da, bu köprüden şimdiye kadar bahsedildiğini duymamak bir tek benim ilgisizliğim olamaz  diye de düşünmeden edemiyorum.

Bahsettiğim gibi, Pazarlama Müdürümüz ile birlikte Bursa'ya Bayi ziyaretine gittiğimizde ofisinin karşısındaki bu köprü dikkatimi çekti. Toplantımızı bitirdikten sonra hemen İstanbul'a dönmemiz gerekiyordu ama ben bu köprüye biraz zaman ayırmak istedim ve iyi ki de ayırmışım. Çok etkilendiğimi söylemeliyim. Hele bu kadar eşi benzeri tüm Dünyada sadece 4 tane kalan bir köprüyü görmek açıkçası beni çok sevindirdi. Hele bir de Venedik'te bulunan Rialto Köpürüsünü, Floransa'da bulunan Ponte Vecchio köpürlerini şahsen görüp, kendi ülkemde, burnumun dibindeki Irgandı köprüsünü görmemenin ayıbını böylelikle ortadan kaldırmış oldum.

Köprü aslında oldukça tarihi bir köprü. Önce adından başlayayım, IRGANDI adı Irgamak'tan geliyor, Irgamak ise Oynamak, Kımıldamak anlamına geliyor. Köprünün başında şöyle bir açıklama yer alıyor " Orhan Gazi Bursa'yı fethettiği sırada Tanrı uğrunda savaşan yiğitlerden biri bu köprü yerinde "çıkayım mı, geleyim mi" diye bir ses işitir. Gazi hemen kılıç çekip "Çık bakalım, ne yapabilirsin" diyerek sesin geldiği bir yere kılıç vurunca vurduğu yerden gürleyip büyük bir hazine meydana çıkarak yer ırgalanıp sallanır, sarsılır. Gazi, hayrette kalarak şaşırır. İki yanına bakarak ne görse iyi? Derenin içi sikkeli altınlarla dolu.Hazineyi bulan, hemen koşarak Orhan Gazi'ye olanları anlatır. O da: "Ne hayır ettin! Allah sana kısmet etmiş. Git Bursa'da hayra sarf et." diye emreder. Savaşçı bütün hazineyi evine taşıyarak onda birini devlet hazinesine verdikten sonra kalanı ile büyük bir köprü yaptırır. İşte Irgandı Köprüsü denmesinin sebebi budur. "


Köprünün tarihçesi 1442 yıllarına dayanıyor, 1442 yılında Irgandı'lı Ali'nin oğlu Hacı Muslihiddin tarafından inşa edilmiş, depremlerde hasar görmüş, daha sonra savaşta Yunan bombardımanına uğramış ( bana Mostar köprüsünü anımsattı ). Daha sonra restore edilerek 2004 yılında Turizme açılmış. Köprü tek katlı ve iki yanı dükkanlar ile çevrili. Bu dükkanlardan bir tanesini ayrı bir sayfada anlatacağım, çünkü eşi benzeri görülmemiş bir ustanın dükkanı da var burada. Yaptığı çalışmalar ile Devlet Sanatçısı ünvanını almış bir sanatçı, bir sonraki hikayemde ondan bahsedeceğim.

Köprü üzerinde gençlerin buluştuğu nargile evleri var, dükkanlarda ise genelde Bursa Kandilleri ve Mum üzerine çalışmalar olduğu gibi yine Bursa sanatçılarının sedef, el minyatürleri tarzında çalışmaları da mevcut. İnanılmaz keyifli bir mekan, bir sonraki Bursa seyahatimde bu mekana daha fazla zaman ayırmam gerektiğini düşünüyorum. Umarım benim gibi Bursa'yı ziyaret eden arkadaşlarımın da uğrayacağı bir mekandan onları haberdar etmişimdir. Özellikle Dünya'da eşi benzeri sadece 3 tane olan ( Venedik ve Floransa'da olanların yanında sonucusu da Sofya'da Osma Köprüsü ) bu köprüyü ziyaret ettiğinizde beni anımsarsınız :)

Sevgilerimle,
Haluk
25.12.2010 09:45