7 Haziran 2011 Salı

Zarar vermenin bir mantığı var mı acaba?

Bir çok protestoyu anlarım da, arabalara zarar veren bir mantığı anlayamıyorum.

Hani arabanız bir siyasi eylemin içerisinde tesadüfen kalır da, zarar görür, bunu da anlayabilirsiniz, sonuçta o tarz eylemler sizin arabanıza kast edilmiş eylemler değildir, siz o anda orada olduğunuz için başınıza gelmiştir.

Neden bu kadar dertli ve biraz da kızgınım?

Sabah her zamanki gibi kalktım, giyindim, arabamı her zaman bıraktığım yere geldim, çalıştırdım ve yola çıktım. Hani Ortaköy'den Balmumcu'ya çıkan bir yokuş vardır, ortalarda bir yerde takır takır sesler, ENKA'nın boşluğuna çektim, indim, baktım lastik patlamış. Lastik patlamış ama gözüm Lastiğin biraz üzerine kaydığında şok oldum.

Arabanın sağ kaportası delik deşik, çiviler ile delinmiş, uçları ile çizilmiş, hatta kaportanın bir ucu yakılmaya çalışılmış, belli ki çakmakla ama yakamamışlar. Başka bir yerinde bir şey var mı diye bakayım dedim, o kadar ağır olmasa bile sol tarafta da aynı çivi delikleri ve ucuyla kaportaya verilen zarar.

Tabi lastiği söylemedim değil mi? O da üç yerinden kesilmiş, lastik kullanılamaz halde, yenisini aldık.

Araba benim değil, şirkete ait. Şirkette arabayı bir firmadan kiraladı, pırıl pırıl bir JETTA, sıfır idi bana geldiğinde.

Yani insanın inanın içi yanıyor, yazık değil mi? Bu zararı veren kişi veya kişilerin eline geçti? Ne kazandılar şimdi? Oyun mu bu, protesto mu, düşmanlık mı? Neyin nesi, ne anlamak mümkün, ne kabul etmek...

Sıkıntılı bir sabahımı sizler ile paylaşmak istedim......

Sevgilerimle,
Haluk
07.06.2011 10:00