12 Temmuz 2011 Salı

İncir Reçeli ....

Bir çok kişiden film için çok güzel eleştiriler okudum, genelde bayan arkadaşlarım duygusal yönü ağır basan bu aşk filmini çok sevdiler. Ben de yaklaşık 1 aydır seyredilecekler sıralamamda duran bu filmi seyretmeyi hep geciktirdim. Bugün, biraz evvel de seyrettim.

Öncelikle film senaryosunu ve yönetimini yapan Aytaç Ağırlar'ı, daha sonra güzel bir oyunculuk sergileyen Sezai Paracıkoğlu ve Melike Güner'i, en son da müzik yönetmeni Engin Bayrak'ı tebrik ediyorum. Son zamanların en güzel aşk filmini çekmişler. Oyuncular, çekimler, müzik dört dörtlüktü. Tamam hikayenin nereye gittiğini filmin daha başında anlıyorsunuz, kimsenin aklında pek soru bırakmadan ilerliyor aslında film, bir sonraki sahneyi tahmin edebiliyorsunuz ama yine de güzel işlenmiş bir film diyeceğim.

Filmin bir çok güzel noktası var ama en son da Duygu'nun konuşması sanırım bütün filmin en güzel noktasıydı. Yazan insanlar için yazmak bir başka dünya, o yaşadığınız anı, yazdığınız anı, elleriniz klavyenin üzerindeyken yaşadığınız o anı bilmeyen anlayamaz. Hisseder yazarsanız klavye üzerinde uçuşur parmaklarınız, bastığınız sadece klavye üzerindeki tuşlar değildir, içinizi dökersiniz o klavyeye.

Duygu yaz aşkım yaz dedikten sonra sevgilisinden istediğini şöyle sıralıyor : " dışarıda hikayelerini anlatmayı bekleyen binlerce hayat var, yaz aşkım, birbirlerine değerek, dokunarak yaşamanın güzelliklerini anlat, en zor anlarda bile ayrılmamacasına tek vücut almayı anlat, yaşam savaşı içinde yaşamayı, yaşatmayı unuttuklarını anlat." ben çok duygusal buldum ve beğendim, finalinde biraz göz yaşı dökmeniz mümkün.

Zaten filmin hakkını biraz da olsa seyirci de vermiş. 58 sinemada oynamış ( belki hala oynuyordur ), şu ana kadar 173.000 seyircisi olmuş.

Sevgilerimle,
Haluk
12.07.2011 20:30