31 Aralık 2011 Cumartesi

BARS ... Bölüm 9....1. Sezon Final









BARS Bölüm 9 - 1. Sezon Final


Jake son kez her şeyi kontrol etti, masa hazırdı, mumlar hazırdı, tütsü ve müzikte hazırdı, tek eksik vardı, o da Sibel.

Kapı çaldığında heyecanın arttığını hissetti. Kapıyı açtı, karşısında Sibel vardı. Elinde bir şarap şişesi vardı, uzun askılı beyaz bir elbise giymişti, elbisedeki en göze çarpan şey derin göğüs dekoltesiydi, saçlarını topuz yapmıştı ve hiç makyaj yapmamıştı.

-       Çok güzelsin Sibel ve her geçen gün daha da güzelleşiyorsun.
-       Teşekkür ederim Jake, ee kapıda mı durayım yoksa içeri buyur edecek misin?

Jake geri çekildi, Sibel içeri girdi ve Jake kapıyı kapadıktan sonra birbirlerine döndüler, sarıldılar, dudakları birbirini buldu ve uzun uzun öpüştüler. Sonra ayrıldılar.

Sibel salona girdiğinde gördüklerinden çok mutlu oldu, sevimli ama sade bir masa, özenle hazırlanmış mini mezeler, sadece mumların yarattığı loş bir ışık, arkada hafifçe çalan Norah Jones ve erotik tütsü.

Jake Sibel’in gördüklerinden mutlu ve keyifli olduğunu fark etti.

-       Beğendin mi?
-       Hem de çok, ne yiyeceğiz?
-       Amerikan usulü salata, Amerikan usulü biftek ve senin getirdiğin şarap, olur mu?
-       Olmaz mı? Yardım edeyim mi?
-       Hayır lütfen sen geç otur, ben şu şarabı açayım ve kadehini getireyim öncelikle.

Sibel sade döşenmiş evdeki sallanan koltuğa oturdu, Jake’de elindeki şarabı açmak için mutfağa geçti, açtıktan sonra Sibel’e bir kadeh şarap koydu ve uzattı.
Sibel şarabı alırken Jake’in elinden tuttu ve kendisine doğru eğdi, şarabından bir yudum aldı ve Jake’i dudaklarından öptü, öperken de bir kısım şarabı Jake’e ikram etti.

Jake öpücükten sonra gülümsedi.

-       Ben salata ve etleri getireyim, aç olduğunu söylemiştin değil mi?
-       Evet hadi getir.

Jake tekrar mutfağa girdi, hazırladıklarını masaya taşımaya başladı, Sibel gülümseyerek kendisini seyrederken şarabından yudumlamaya devam ediyordu.

Bu sırada Jake’in cep telefonu çaldı. Melodisinden arayanın Amerika’daki patronu olduğunu anlayan Jake’n canı sıkıldı, bu saatte gelen telefonların ne anlama geldiğini gayet iyi biliyordu. Elindekileri masaya bıraktı ve yatak odasında duran cep telefonunu almaya gitti. Arayan Archie idi.

-       Merhaba Jake, uygunsuz bir zamanda aramadım umarım.

Jake bundan daha uygunsuz bir zaman olamaz diye düşündü ama bunu dile getiremedi.

-       Merhaba Archie, hayır uygunum. Ne oldu? Bu saatlerde pek aramazsın.
-       Evet Jake, Botsvana işindeki gelişmeleri merak ettim ve birde bu akşam için senden yapmanı istediğim bir şey var.

Bu akşam mı? Jake kurduğu bütün hayallerin ve gecenin devamının mahvolacağını anlamıştı.

-       Tabi Archie. Botsvana işi tamam Bars bu konuyu halletti, biletlerimiz tamam, otel ve diğer konularda da sorun yok.
-       Sevindim, Bars’ı ne kadar bilgilendirdin?
-       Yeteri kadar. Peki bu akşam için yapmam gereken nedir?
-       Sana bir numara vereceğim, o kişiyi arayacaksın ve bu akşam onunla oturup projenin üzerinden geçmenizi istiyorum, onun sana bir takım tavsiyeleri olacak, belki senin Botsvana’ya gitmeden önce yapmanı istediği şeyler olacak. Bu çok önemli Jake. Onunla mutlaka görüşmelisin, senden telefon bekliyor olacak.
-       Tamam Archie ararım da, bu adamın varlığından daha önce hiç bahsetmemşitin, kimdir bu? Proje hakkında ne kadar bilgisi var, bildiğim kadarıyla çok gizli diyordun.
-       Öncelikle Jake, buluşacağın kişi bir adam değil, bir kadın ve çok güçlü bir kadın. Buluşacağın kişi Botsvana Hükümetinin Başkanının kızı.

Jake bir an duyduklarına inanamadı, Botsvana Hükümetinin Başkanının kızı İstanbul’damıydı? Bundan kimsenin haberi yok muydu?

-       Başkanın kızı ile mi buluşacağım? Konu ile ilgisi ne?
-       Aslına bakarsan Jake, hepimiz Başkanın kızı için çalışıyoruz, bunu sen ve benden başkası bilmiyor ama müşterimiz kendisi, adı Symra. Telefonunu da not et ve hemen ara.